Sevilla'nın Sessiz Sesi
betül
betül
| 02-09-2025
Seyehat Ekibi · Seyehat Ekibi
Sevilla'nın Sessiz Sesi
Portakal ağaçlarının altında durduğunuzda bir bahçenin ne kadar sessiz olabileceğini fark ediyorsunuz.
Sevilla’daki Real Alcázar Sarayı’nın bahçelerinde rüzgâr yaprakları hafifçe kımıldatıyor, uzaktan fıskiyelerin sesi geliyor ve bir anlığına dünya tamamen duruyor gibi hissediliyor.
İşte tam da o sessizlikte, şehrin Endülüs mirası en güçlü şekilde kendini gösteriyor.
Pek çok gezgin, Sevilla’yı flamenko ve tapas için ziyaret ediyor. Ancak taş sokakların ve küçük kafelerin ardında çok daha derin bir hikâye yatıyor. Bir zamanlar büyük bir imparatorluğa ev sahipliği yapan bu şehir, hâlâ kemerlerinde, avlularında ve çinili saraylarında o geçmişin izlerini taşıyor.
Gerçek Sevilla’yı görmek istiyorsanız, izleri Arap etkileriyle şekillenmiş yapılar arasında aramalısınız. Saraylar, kuleler ve bahçeler, hâlâ tarihî bir solukla yaşamaya devam ediyor.

Gezinize Kalpten Başlayın: Real Alcázar

Sevilla’da sadece bir yer gezebilecekseniz, bu kesinlikle Real Alcázar Sarayı olmalı. Hâlâ kraliyet ailesi tarafından kullanılan bu saray, İspanya’daki nadir Mudéjar (Müdeccen) mimarisi örneklerinden biri. Bu tarz, Arap ve İspanyol sanatının zarif birleşimidir.
Bilet bilgisi:
• Giriş ücreti yaklaşık 16 dolar. Nisan-Ekim döneminde online rezervasyon şart.
• Özellikle sabah 10:30’dan önce giriş yapmaya çalışın. Kalabalığı bu şekilde önleyebilirsiniz.
• Game of Thrones hayranıysanız, ek 5 dolar karşılığında “Üst Kraliyet Odaları” turuna katılabilirsiniz. Dorne sahneleri burada çekildi.
Doncellas Avlusu’nda yürürken durup aşağıya bakın. Uzun yansıtma havuzu sadece süs değil; kemerlerin yansımasını ikiye katlayarak göz alıcı bir illüzyon yaratıyor. Ardından Elçiler Salonunu keşfedin. Altın kubbesi ve iç içe geçen geometrik motiflerle süslenmiş tavanı çivisiz, yapıştırıcısız yalnızca geçmeli ahşap parçalarla inşa edilmiş.
Yerel öneri:
Saray bahçeleri göründüğünden çok daha geniş. Ana fıskiyelerin arkasındaki patikalardan gidin. Sessiz köşeler, tavus kuşları ve gölgeli banklar sizi bekliyor.

Giralda Kulesi: Kültürlerin Buluştuğu Yer

Sıradaki durağınız Sevilla’nın simgesi olan La Giralda. Bu kule hem 12. yüzyıldan kalma bir minare, hem de Rönesans dönemine ait bir katedral çan kulesidir. 1100’lü yılların sonunda Muvahhidler tarafından ezan için inşa edilmiş. Reconquista’dan sonra Hristiyanlar tarafından çan kulesine dönüştürülmüş.

Sevilla

Bu kuleyi özel yapanlar:
• İçinde 35 eğimli rampa bulunuyor. Böylece atlarla bile zirveye çıkılabiliyor.
• Zirveden şehrin tamamını 360 derece görebiliyorsunuz. Katedral çatısı ve Alcázar bahçeleri manzaraya dahil.
• Giriş ücreti yaklaşık 12 dolar ve katedral biletiyle birlikte alınabiliyor. Kombine bilet alarak yaz aylarında 45 dakikayı bulan kuyruklardan kurtulabilirsiniz.
Fotoğraf tüyosu:
Altın saat olarak bilinen akşam üstü saatlerinde çıkın. Güneş şehri sarı altın bir tonla aydınlatır. Sabahları hava serindir ama gölgeler daha serttir.

Maria Luisa Parkı: Şehrin Sessiz Vahası

Kalabalıktan uzaklaşıp dinlenmek istiyorsanız, katedralden sadece 10 dakikalık yürüyüş mesafesindeki Maria Luisa Parkı tam size göre.
Palmiye ağaçları, çinili fıskiyeler, Arap tarzı köşkler ve gölgeli yollarla dolu bu park, Endülüs bahçe geleneğini modern bir dokunuşla yaşatıyor.
Dikkat etmeniz gerekenler:
Aslanlı Fıskiye: Çinili aslan heykelleri, gölgeli sekizgen bir havuzu çevreliyor.
Nilüfer Göleti: Sessiz, biraz bakımsız ama huzurlu ve tenha.
Çinili Banklar: İspanya’nın 48 farklı eyaletine ait desenler Plaza de América çevresinde sergileniyor.
Gezgin tüyosu:
Sabah erken saatlerde ya da gün batımına yakın gidin. Hem hava daha serin olur hem de fotoğraflar daha güzel çıkar. Yanınıza mutlaka su alın; parkın içinde satıcı neredeyse yok.

Plaza de España: Fotoğraf Çekmeyi Bilenler İçin

Parkın sonunda yer alan Plaza de España, Sevilla’nın en çok fotoğraflanan noktalarından biridir. 1928’de inşa edilmiştir. Her ne kadar Arap esintileriyle yapılmamış olsa da, at nalı kemerleri ve seramik detaylarıyla Endülüs mimarisinden ilham alır.

Plaza de España

Sevilla'nın Sessiz Sesi
İyi kareler yakalamak için:
Sabah 09:00’dan önce gidin, faytonlar ve turist kalabalığı gelmeden önce.
Köprülerin üstüne çıkın, kanal boyunca uzanan görüntüleri yakalayın.
Dış galerilere yürüyün, tekrar eden kemerler ve gölgeler harika kareler sunar.
İlginç detay:
Buradaki 48 bank, İspanya’nın farklı eyaletlerini temsil eder. Favori eyaletinizi seçip mozaik desenini inceleyin.

Bonus: Geleneksel Flamenko Gösterisi Kaçmaz

Flamenko doğrudan Arap kültüründen gelmese de, Endülüs'te Arap, Çingene ve yerel halkların harmanıyla gelişmiş bir sanat formudur.
Turistik yemekli gösteriler yerine, daha otantik deneyimler için şu mekanları tercih edin:
• Casa de la Memoria
• Museo del Baile Flamenco
Biletler genellikle 20–25 dolar civarındadır. Sahne sayısı az, oturma kapasitesi küçük olduğu için gösteriler çok daha samimi ve etkileyici geçer.
Yerel öneri:
Gecenin sonuna doğru, saat 21:30 civarındaki bir gösteri seçin. Hem günün sıcağını atlatırsınız, hem de günü müzikle noktalarsınız.

Ulaşım ve Ziyaret Zamanı

Sevilla’nın tarihi merkezi yürüyerek keşfedilecek kadar kompakt. Çoğu önemli yer birbirine 15 dakikalık yürüme mesafesinde.
Yaz aylarında sıcaklıklar 38°C'yi bulabilir. Bu yüzden gezilerinizi sabah erken saatlere ya da akşam üstüne planlayın.
En iyi ziyaret zamanı:
• Mart – Mayıs arası (özellikle Semana Santa döneminde)
• Eylül sonu – Kasım başı
Temmuz ve Ağustos'ta ziyaret edecekseniz:
• Bol su için
• Öğlen saatlerinde dinlenin
• Klima olan otelleri tercih edin
• Toplu taşımayı (TUSSAM otobüsleri) kullanın – fiyatlar oldukça uygun.
Sevilla'yı Hissederek Yaşayın
Fotoğraf çekip sosyal medyaya koymak için değil, anı yaşamak için Sevilla’ya gelin. Alcázar’ın serin taşlarında tarihin sesini duyun. Giralda Kulesi’nde farklı inançların aynı yapıda nasıl bir araya geldiğini görün. Ve gün batarken karanlık bir flamenko salonunda bir gitar teli titreşirken, güzelliğin bazen sadece o küçük anlarda saklı olduğunu hatırlayın.
Sevilla sadece bir şehir değil; hissedilen, yaşanan bir ruh halidir. Yasemin kokulu akşamlardan taş sokaklarda yankılanan ayak seslerine kadar her köşesi yüzyılların hikâyesini fısıldar.
Bir kahve alın, gölgeli bir meydana oturun ve şehrin size yavaşça kendini anlatmasına izin verin.