Daha önce kendinizi kötü hissettiğinizde bir parça çikolata veya lezzetli bir tatlıya mı uzandınız?

Yalnız değilsiniz! Birçoğumuz ruh halimizi iyileştirmek için tatlılara yöneliyoruz ve bu, beynimizin nasıl çalıştığıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.

Tatlıları tüketmek hem zihinsel hem de fiziksel rahatlama getirebilir ve bunun neden olduğuna bir bakalım. Ancak önce, tatlıların bizi nasıl daha iyi hissettirebileceğine ve bu uzun vadeli bir strateji olup olmadığına daha yakından bakalım.

Neden Tatlılar Bizi Mutlu Eder?

Evet, doğru! Bir şeyler tatlı yediğimizde beynimiz, dopamin ve endorfin gibi kimyasallar salgılar. Bunlar, bizi mutlu ve memnun hissettiren "iyi hissetme" hormonlarıdır. Özellikle dopamin, bizi zevk ve ödül hissi yaşamaktan sorumludur, endorfinler ise ağrıyı ve stresi azaltmaya yardımcı olur. Dolayısıyla, bir tatlıya şımarttığımızda, bu hormonlar salınır ve bu da anında ruh halimizi yükseltebilir.

Tatlı yiyeceklerin bu kadar tatmin edici olmasının başka bir nedeni de diğer yiyecek türlerinden farklı olmalarıdır. Proteinler, yağlar veya lifler gibi, şekerler vücudumuza girmeden önce işlenmeye ihtiyaç duymazlar. Bu, beynimize hemen enerji kaynağı sağladıkları anlamına gelir, bizi neredeyse anında daha iyi hissetmemize yardımcı olurlar.

Tatlılar Nasıl Negatif Duygularla Mücadelede Yardımcı Olur?

Stresli veya endişeli hissettiğimizde, "sinir sistemi" devreye girer. Bu, vücudun sıkıntıda olduğunu hissettiren savaş veya kaçış yanıtıdır. Ancak tatlı bir şey yediğimizde, beynimizin "parasempatik sinir sistemi" tetiklenir, bu da stres yanıtını dengeleyerek bize rahatlamayı sağlar. Bu nedenle, tatlı yemek bize anlık bir rahatlama hissi verebilir, hem psikolojik olarak hem de fizyolojik olarak.

Çok Fazla Tatlı Yeme Riskleri

Tatlılar bize kesinlikle kısa vadede iyi hissettirebilir, ancak bir dezavantajı var. Araştırmalar, tatlılardan aldığımız mutluluğun geçici olduğunu göstermiştir genellikle yalnızca yaklaşık 30 dakika sürer. O şeker uçuşu geçtikten sonra, kendimizi daha kötü hissedebiliriz. Aslında, düzenli olarak çok fazla şeker tüketmek, zihinsel sağlık sorunlarının gelişme riskini artırabilir.

İşte işleyişi: Büyük miktarda şeker tükettiğimizde, beynimizin ödül sistemi devreye girer. Bu, daha fazla şeker istememize neden olur ve o isteği karşıladıkça bu istek daha da güçlenir. Bu, bizi sürekli olarak hızlı mutluluk için şekerli yiyecekler aramaya itebilecek bir kısır döngü yaratabilir, şeker bağımlılığına yol açabilir.

Ayrıca, çok fazla şeker tükettiğimizde, insülin seviyelerimiz yükselir. Bu, beyinde bulunan triptofanın hücrelerimize girmesine ve serotonin adı verilen başka bir mutluluk hormonuna dönüşmesine neden olur. Ama sorun şu ki, vücudumuzun her zaman bu talebi karşılayacak kadar çok serotoninu olmayabilir, bu yüzden sanki geleceğimizden "mutluluk ödünç alıyormuşuz" gibi olur. Şeker uçuşundan sonra, kan şekerimiz hızla düşer, bunun sonucunda endişe ve ruh hali değişiklikleri yaşanabilir.

Araştırmalar, en yüksek miktarda şeker tüketen insanların yaygın psikolojik sorunlarla karşılaşma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir. Aslında, University College London'daki araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışma, şeker tüketiminde ilk üçte yer alan bireylerin beş yıl içinde ruh sağlığı sorunları geliştirme olasılığının %23 daha fazla olduğunu bulmuştur.

Bunalım Halinde Ne Yapmalı?

Peki, kendimizi daha iyi hissetmek için tatlılara yönelmek yerine ne yapabiliriz? Tatlı yemek belki geçici bir rahatlama sağlayabilir, ancak en sürdürülebilir çözüm değildir. Bunun yerine, daha sağlıklı bir şekilde negatif duyguları hafifletmek için rahatlama tekniklerini deneyebiliriz. Fiziksel ve zihinsel olarak dinlenmek, vücudumuz ve zihnimiz üzerinde sakinleştirici bir etkiye sahip olabilir, genel sağlığı teşvik edebilir.

Rahatlama Terapisini Nasıl Deneyebiliriz?

Rahatlama terapisi, fiziksel ve zihinsel aktivitelerinizi bilinçli olarak kontrol ederek rahatlamış bir durum elde etmeyi içerir. Evde deneyebileceğiniz basit bir rahatlama terapisi versiyonu şu şekilde olabilir:

1. Sessiz, huzurlu bir nokta bulun ve sakinleştirici bir müzik açın. Bir koltuk veya şezlongda rahatça oturun veya uzanın.

2. Gözlerinizi kapatın ve yüz kaslarınıza odaklanarak başlayın. Çene kaslarınızı sıkın ve yanaklarınızda gerilimi hissedin. Ardından, yavaşça gerilimi serbest bırakın ve kasların rahatladığını hissedin.

3. Sonra dikkatinizi boyun kaslarınıza yönlendirin. Boyun kaslarınızı germeye çalışın, gerilimi hissedin. Sonra gerilimi serbest bırakın ve boynunuzu rahatlatın.

4. Şimdi ellerinize odaklanın. Parmaklarınızı sıkın, uyuşmuş veya ağrılı hissedene kadar, sonra nazikçe serbest bırakın ve rahat bir pozisyonda dinlendirin.

5. Dikkatinizi göğsünüze çevirin ve derin bir nefes alın. 1-2 saniye tutun, sonra yavaşça nefes verin. Göğsünüzün rahatladığını hissedene kadar birkaç kez tekrarlayın.

6. Bu süreci omuzlarınız, karın ve bacaklarınızla devam ettirerek her kas grubunu gerginleştirip sonra rahatlatmayı odaklanarak yapın.

7. Tüm vücudunuzdan geçtikten sonra, kaslarınızın rahat kalmalarına izin verin ve bu sakin durumda 1-2 dakika kalın.

Bu rahatlama tekniğini günlük olarak uygulamayı deneyin iki kez yapmak stresi yönetmenize ve şekerli yiyeceklere olan isteği azaltmanıza yardımcı olabilir. Tatlıları rahatlama ile değiştirerek, duygularımızla başa çıkmak için daha dengeli ve sağlıklı bir yaklaşım elde edebiliriz.

Son Düşünceler: Şeker Yerine Rahatlama

Tatlılar bize kısa süreli mutluluk hissi getirebilir, ancak duygusal refah için en iyi uzun vadeli çözüm değildir. Rahatlama tekniklerini öğrenmek, bize stresle başa çıkmada yardımcı olabilir ve şekerin negatif yan etkileri olmadan gerçek rahatlamayı bulmamıza yardımcı olabilir. Bu yüzden bir sonraki kötü hissettiğinizde, derin bir nefes alın, rahatlayın ve bununla gelen sakinliğin tadını çıkarın.

Unutmayın rahatlama yerine şeker seçelim ve hem bedenimizi hem de zihnimizi daha sağlıklı ve mutlu bir durumda tutalım!